Otobüsle seyahate giden genç bir çift olan Peter ve Joan, yeni bir yol arkadaşı edinirler: Macar hekim Will Guest. Ancak hava şartları çok kötüdür ve çıkan bir fırtına yüzünden meydana gelen otobüs kazası, şoförün canına mal olur. Bu tatsız olaydan sonra Will Guest, genç çifte kalacakları bir yer sağlamak istediği söyler. Arkadaşı olarak tanıştırdığı Hjalmar Poelzig. Hjalmar, bir mimardır ve temelleri I. Dünya Savaşı sonunda yıkılan bir şatonun üzerine kurulu büyük bir malikanede oturmaktadır. Ancak aslında Will ve Hjalmar, arkadaş değillerdir. Çiftin kalmak için gittiği bu tuhaf malikanede de tuhaf olaylar olmaktadır. Evin bodrumunda tutsak tutulan bir kız vardır ve bu kız korkunç bir suçun tanığıdır. Hjalmarın yeni bir planı vardır ve bu plan Joan ile ilgilidir.

Edgar Allan Poe’nun hikâyesini sadece kavramsal olarak temel alan The Black Cat - Kara Kedi, son Alman dışavurumcu korku filmi olduğu söylenebilir. Hastalıklı Satanist mimar Hjalmar Poelzig’in, Birinci Dünya Savaşı sırasında düşmana sattığı askerlerin toplu mezarları üstüne inşa ettiği modernist bir şatoda geçen şeytana tapma, intikam, nekrofili, ihanet ve sapkınlık üzerine bir film.

The Black Cat - Kara Kedi, 1930’ların muhteşem canavar starları Boris Karloff ve Bela Lugosi’yi buluşturan ilk film olma özelliğini taşıyor.