10.0
Toplamda 1 oy verildi.
Adblock Tespit Edildi! Adblock ile bu partı izleyemezsiniz. Lütfen reklam engelleyici eklentinizi devre dışı bırakınız ve sayfayı yenileyiniz!
In the Cut
İMDb Puanı 5.4

In the Cut

-

Tutku Esirleri

New York’ta bir üniversitede İngilizce öğretmeni olarak çalışan profesör Franny Thorstin, Manhattan’ın doğu bölgesindeki evinde yalnız yaşamayı tercih etmektedir. Mahallede evinin yanıbaşında işlenen cinayetler yüzünden son derece tedirgin olan Frannie, cinayetleri araştırmak için bölgeye gelen Dedektif Ruffalo ile erotizm ve gerilim yüklü sıradışı bir ilişki yaşamaya başlar.
  Tür: Gerilim , Gizem
  1. Hirokazu Kore-eda Sineması: Ailenin ve Koşulsuz Sevginin İyileştirici Gücü
      3 ay Önce   46
    Hirokazu Kore-eda Sineması: Ailenin ve Koşulsuz Sevginin İyileştirici Gücü Bu yıl 75.si düzenlenen Cannes Film Festivali’nde, Kore ve Japonya’nın son yıllarda dünya sinemasında daha da çok konuşulmasını sağlayan iki efsane yönetmeninin filmleri çok konuşuldu: Park Chan Wook ve Hirokazu Koreeda. Park Chan Wook’un yönettiği Decision to Leave (Ayrılık Kararı) ile “En İyi Yönetmen” ödülüne sahip olurken, Hirokazu Koreeda imzalı Broker da Kore’nin sevilen usta oyuncusu Song Kang Ho’ya “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü getirdi. Bu yazımızda, yılın filmlerinden Broker’ı izlemeden önce Koreeda sinemasını tanımak isteyenler için detaylı bir rehber hazırlamak istedik.
    Kırılgan Gerçeklik: Blow-Up Filminde Göstergeler ve Gerçeklik Bağı
      4 ay Önce   55
    Kırılgan Gerçeklik: Blow-Up Filminde Göstergeler ve Gerçeklik Bağı I. Giriş İnsanoğlu karşılaştığı şifre ya da kodları çözerek yaşadığı gerçekliğe dair bir anlam oluşturabilir. Güngör (2011: 179), yaşama ait tüm gerçekliğin bu kodların bünyesinde yer aldığına vurgu yapar. Bu anlayış, kodlar ve anlamlarının insanlar için ne kadar önemli olduğunu göstermesi yönünden varoluşçuluğu destekler. Varoluşçuluğa göre yaşam, insanın başlangıçta hiç bilmediği; neden bu dünyada olduğunu anlamlandıramadığı bir ortamda kendisini bulmasıdır; fakat buna rağmen insanlar her zaman bir anlam bulma ve gerçeğe ulaşma arzusuyla donatılmıştır (Savaş, 2003: 33).
    Ingmar Bergman’ın “Oda Üçlemesi” Filmleri Üzerine
      5 ay Önce   210
    Ingmar Bergman’ın “Oda Üçlemesi” Filmleri Üzerine Dünyada; bütün toplumlarda Kültürel açıdan, dini açıdan bir sıkışmışlık olan varolluşsal sancılar yüzyıllardır çeşitli kaynaklarda; edebiyat, felsefe, dini kitaplarla tartışılmıştır. Çoğu kez belirli bir otoritenin karşısında durmak için bu kaynaklar kullanılmıştır. Her şeyin bir pay almak üzerine kurulu olduğu bu düzende; dil-tarih, tarih,din, dil-din, duygular ve dinler minvalinde çeşitli idealar mevcut. Tanrının adaletsizliğinin, devletlerin ve yönetenlerin içine kaçtığı bu çağda hala devam eder. Bir çeşit akıl hamallığı yapan, felsefe, edebiyat, hatta sinema varoluşsal yetileri eleştirel bir çerçevede portreler. Aydınlanma ve ahlaki açıdan; bütün toplumların yüzyıllardır süregelen dini otorite ve geleneklerine ters ideler fazlasıyla mevcut. Bugün bütün dinlerde ticari bir amaç, özgürlük ve özgünlük adı altında otoriteye karşı belirli nosyonlarla inançlar ticari kaygılara dönüşmüştür ve dolayısıyla varoluş tezleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Tanrının varlığını sorgulama bireysel düzenekte; yine edebiyat, felsefe ve sinema aracılığıyla diplomatik yaklaşımlarla başlanıyor. Modernlik, çağdaşlık, rasyonalite gibi nitelendirmelerle, bilim adamları, din adamları aracılığıyla topluma sürülmektedir. Bütün uygarlık ve kültürlerde ilk başta yaradılış sorgulanmıştır, dini açıdan bu geniş zamanda felsefi bir boyut alıp varlığın manasının zeminlerinde Holist kuramına uygun incelemeler mevcuttur. Teizm karşıtı kuramlar oldukça fazladır bu konuda. Yine Tanrı’nın varlığının bilinmediği, evrenin yapısının bilinmediğini ileri süren felsefe kuramı Egnostisizm üzerine bir çok makale mevcuttur.
    Amerikan Bağımsız Sinemasının Öncüsü: John Cassavetes
      5 ay Önce   82
    Amerikan Bağımsız Sinemasının Öncüsü: John Cassavetes 1950’li yılların sonunda Fransız Yeni Dalga akımı o güne dek geçerli olan klasik sinema anlayışını yerle bir ederken, mevcut yapıya karşı alternatif arayışların ve özellikle Amerikan Sineması’na hakim stüdyo sistemine karşı bağımsız bir duruşun Hollywood içindeki ilk kıvılcımını ise genç bir aktör ateşliyordu, hem de sinema tarihine geçecek ilginçlikte bir hikaye ile…
    Béla Tarr Sinemasına Nereden Başlamalı
      8 ay Önce   142
    Béla Tarr Sinemasına Nereden Başlamalı Durmaksızın yağan yağmurun etkisiyle sokakları çamura bulanmış küçük Macaristan kasabalarından ibaret siyah-beyaz bir dünya. Sinema tarihinde çok az yönetmen, Béla Tarr’ın yaptığı gibi kendine özgü, bütünlüklü bir evren yaratabilmiş ve bu evrenin özelliklerini filmografisinin büyük bir kısmına doğru genişletebilmiştir. Görsel anlamda böylesi puslu bir dünya yaratan Tarr, bu dünyayı çok belirgin, neredeyse imzasına dönüşen teknik tercihlerle filme alır. Bunların başında gelen de elbette uzun planlar. Yönetmen bu tercihini, plan uzunluğunun şiddeti, gerilimi, titreşimi, derinliği üzerinden açıklar. Genele bakacak olursak da Tarr’ın sineması tam olarak şiddet, gerilim ve derinlik üzerine kuruludur. Bu duygular da kökenini, yönetmenin kariyer seyrini göz önünde bulundurup söylersek, önce sosyal ve toplumsal sorunlardan, devamında ise bu sorunların ontolojik kavramlarla harmanlanmasından alır.
Yorum Alanı

Lütfen Yorum Öncesi İşlemi Gerçekleştiriniz 57 + = 62